12 Mart 2013 Salı

Plath2

Her şey Bruce, kendimi açmamla başladı. Zaten hep böyleydim. Boktan. Tanınmak hiç ama hiç bana göre değil. Tanınmak istemediğimi beni tanıdığın için biliyorsun. Paradoks yarattım Bruce, şimdi beni daha çok seviyor musun? Beni daha çok sev Bruce beni hep daha çok sev olur mu ? Bölünen ve kısıtlanmış zaman algımıza benzesin beni sevişin. Seviş benimle.
Bruce gerçekten çok yorgunum. Neden artık beni görmeye daha az geliyorsun? Burda canım çok sıkılıyor, kapana kısılmış hissediyorum. Uzun, pislik içinde çırpınıp duran kuyruğuyla kobay olmaya müsait sıçmık bi fare gibi. Neyse ne. Hayat avını başkasına kaptırmadığında güzel.
Portakal suyu diyorum Bruce, sabah kahvaltılarının vazgeçilmez tadı diyorum. Titremelerim mesela diyorum azaldı artık ama insan ruhuna dokunanlara karşı koyamıyor. Dağıtılamaz bi karanlığın içinde yönünü bulmaya çalışmanın ne demek olduğunu pekala biliyorsun. Beni burda yalnız başıma bırakmandan nefret ediyorum. Senden de nefret ediyorum, beni burda yalnız başıma bırakmayı göze alabildiğin için. Seni seviyorum Bruce. Git artık.
Yine sigaram bitiyor, ve sigarayla başım dertte. Dumanının içinde yaşamaktan ne kadar da hoşnutum ve aydınlığa çıkamamaktan ne kadar da yoruldum. Farz edelim ki ben bir darağacıyım Bruce. Nefessiz bıraktığım insanlara acımakla, sonraki acınası zavallıyı beklemek arasında bocalayıp kendini ipe çeken bi darağacıyım. Korkunun uykusuz bıraktığı ve düşüncelerin kendini dağıtmadan toparlanamadığı bir boşlukta yaşıyorum. Kendini bilmez gölgesiz bir korkuluk olsam bile burnumun ucundaki boşluktan öpmeye devam eder misin beni? Cevapsızlığa tahammül edemediğimi bile bile sırf kendinden ödün vermemek için beni kendi ölümümle cezalandırmaya göz yumabilir misin? Git artık Bruce. Uykusuzluğa dayanamıyorum.
Gözlerim kararıyor bugün ve birçok günün aksine umutsuzluğumun içinde huzurlu bir ağaç altı serinliği yakalıyorum. Sözcüklerin şevkatini keşfetmiş kaç kişi kaldık yeryüzünde? Keşke diyorum bazen Bruce, keşke hiç sabah olmasa ve gözlerimi güneşe açmak zorunda kalmasam. Gecenin sakin, örtücü,besleyen, tatminkar, alıştığım ve alışılmamış güzelliğini bölüştüren özgür felsefesi insanlığı kapsamaya devam etse. Bruce, sana diyorum ama hep aynısının benzeri cümlelerle yanıtlıyorsun beni ve ben hep cevapsız kalmaktan uyuyacak gibi oluyorum. Seni seviyorum Bruce. Bilmem geç mi oldu, uzun süredir oturuyor gibiyim ama artık takip edemiyorum kimin gidip neyin kaldığını. İnsan kendini sorgulamaya başladığında beynine düşen çığın altında ezilmemek için sarılmaya ihtiyaç duyduklarını kutsallaştırıyor. Bruce, kutsallaşıyorsun ve bunun farkına varabildiğim için gitmek zorundasın. Kendini üzme güzelim, alışabilirim. Sen de alışabilirsin. Kardelenliğe ulaşabildiğimde yanımda aradığım olmamanı diliyorum çünkü sıçtığımın merdiven boşluğunda güneşe ulaşmaya çalışmak sandığından daha zor. Güneş battı Bruce ve ben çok üşüyorum.
Birine inanmak ne kadar da zor. Birine inandığına inandıktan sonra ona artık inanamayabileceğine inanmaksa altı kat zor Bruce. Şimşek yalnızca geceyi aydınlatır ve kendini boşaltmak için kurbanlar arayıp durur kendini göğe yaklaştırmaya çalışan sivrilikler arasından. En korkutucusu da Bruce, ışığının pencereme gürlemesinden evvel yetişiyor olması.
Ben Bruce, iki kişiyim. Belki de daha fazla. Kendimi senden korumaya çalışırken senin kollarına bırakmanın rahatlığından da vazgeçememem beni çok mu kafası karışık gösteriyor? Görüntüler bebeğim, birbiri ardına eklenen anların uzlaşımıdır. Sense yanılmaya nasıl da heveslisin. Başını kucağıma koy ve izin ver de yüzünü incelemeyi bitireyim. Nasıl olsa dünyada bizden çok var ama birleştiğinde yıldız kaydırabilecek bi karışım yaratabilmemiz oldukça istisnai derim ben. Yastığım çok boyutlu düşünceleri özlediğinden yakınıyor ve diş fırçanı bulamamana anlam veremiyorum ama şimdilik kal Bruce, gitmen gerektiğinde haber veririm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder