17 Mart 2022 Perşembe

gün doğmadan

Gün olur devran döner
çocuklar büyür, onlara ayakkabılar alınır
şehrin çarpık sokaklarında
az paraya su satarken suya bastıklarında
ayakları kuru kalır;
Ya da boyarken ayakkaplarını siyah boyayla
işten dönen abilerinin
ellerini soktuklarında dirseklerini buldukları
koca adamların koca ayakkaplarını…

Alem devreder kendini çok kere
tohum çatlar, filiz verir, yaprak açar
kökünü salar daha derine, gün be gün
toprağını eşeler, iner, iner, çiçeğe durur
güneşi emer, suyunu çeker,
beslenir, renk bulur
üretir, ürer, çok olur
belli olmaz.

Cihan soğur, ısınır, bir soğuyup bir ısınır
kar olur, buz olur, güz olur, yaz olur
saçlar uzar, kesilir, yağmur coşar, azalır
kaş çatılır, derdolur, dil çözülür, ses olur
söz dökülür sus olur, kalp büzülür yas olur
leb kıvrılır tebessüme, gün batar, ayaz vurur
son bulmaz.

Cihan yine ısınır
kuş da uçar, kuş da göçer
el denir alem olur, el alem can, can canan olur
Cancağzım,
zaman nasıl olsa dönüyor
zaman ne yapsak da, nasıl yapsak da dönüyor
tütün yanıyor
çayda çıra, tek şeker, hoş sohbet
güneş ne desek, gün neye baksak, kader neredeysek
göz ne görse, tene ne hacet
korku boş yere
ömür, geçiyor. 

Uzatalım yolları,
emek değere hapsolduysa da
vakti nakdî saysalar da
insan insana,
insan kendine, emeğine, gününe gündüzüne
ürettiğine ve üretebileceğine
av hayvanı gibi davransa da
unutmak kolay, unutulmak umursamaz olsa da
bu bataklığın dibini de bilsek
batacağımızı da
bunun bir de nilüferi bulunur.

Ama bil:
önce dostun eli tutulur
göz kaçıyorsa gözünden, 
dil varmıyorsa demeye
ve ak değilse alnımız, göğsümüz gerili, avcumuz açık
gül ise de solar, kurur, ölür, vurur
yiteriz. 

Tahribatı bu olsun gönlün, kurulur
gündür geçer, durulur
ve belki devran öyle bir döner ki
severiz.