Bir masada iki kasap
duvardan bir gece
ikisi de ciğerini masada bırakmış
tahammülsüz tenler ayrı tabaklarda
duvardan bir gece
ikisi de ciğerini masada bırakmış
tahammülsüz tenler ayrı tabaklarda
cayır cayır sözcükler
diller kararmış.
diller kararmış.
Acısını yutunca pes eden bir boksör gibi
kanlı eldivenini yere çalar kasaplardan biri
kırık kanadı ve kanlı dişleriyle
unutmaya gider
Uykusunu kıskanır kasapların öteki
allahsız kasabın ter hizasında
kollarını kavuşturup sırtüstü yatarken
Allah'a küser
-vebalı fare misali-
Duvardan gece soğur, üşürler.
Duvardan geceye gün vurur, ışırlar.
Biri düş sofrasında
öbürü yaş boğazında
yeni ilimler talim edip uyanmış olacaklar
-uzundur duvardan geceler-
lokman kesilip
derman olurlar.
Güneşten çekiç buzlara vurur
bir lokman kana kana serinler
eser, sarar, merhem olur
yeni günler doğurur lokmanların diğeri,
ışıldar.
İçeride,
masa tarumardır,
ve bir umut,
sevdaları hariç.