12 Nisan 2019 Cuma

Kimokur neler yazdirdi bu his. Kavusulan bu his. Merhaba his, saraba bi sen yakismiyorsun ama sen cok yakisiyorsun.
Onemli seyler soyleyecegimi dusunmuyorum bu gece. Duyulanlarin ya da okunanlarin onemli oldugunu dusunmesini istedigim insanlari da dusunmuyorum. Kendimi dusunuyorum. Sarabin yumusattigi kicimin ustunde, dusen bakislarimin altinda, cok duvar gerisinde, bazi duygularin otesinde, sonucunda ve sayesinde buradayim, sozumde, yanlissa da bu istasyon*. Biriktirdigim birkac siir kitabinin ortasinda cikmaya calisan sozcuklere izin verememenin rahatsizligini yasiyorum. Belki cikacak soz yoktur diye dusunmekten korkuyorum, insan dusuncesinden nasil korkar? Neden korkar? Bunlari korkarak dusunmek istemiyorum.
Haksizlik etmemeli. Dondugumden beri korkularim azaldi sanki. Dissociation**'u fark etmeden yasamaktan korkuyordum mesela. Olu bedeni, sakladigi tum diger kayip gondergeleri*** yok sayarak tuketiyorum bir aydir. Umrumda degil cizgisini oyle yukselttim ki kalbimin sarildigi kadini bacagimi actigim adamin gogsunde aglayarak akitabiliyorum. Olmadigim insan olmaya calistigimin fark edilmesinden korkarak erkeklesirdim, ne demekse bu, cok sey demek aslinda ama anlasilmamasini bile umursayamiyorum su siralar.
Cok kucuk adimlar atmak istiyorum. Okulum, isim ve evim arasinda dusunmeye yetecek yurume mesafesi bile yok. Train train quotidien 'den korkardim, ayak yoluna dustum. Anlasilmiyor olmaktan korkardim, anlatma derdinden sogudum. Diyemezdim, demez oldum. Daha 2 ayim dolmadi, yurek doldu, buraya tasti. Sizin ne dusundugunuzu birakin da dusunmeyeyim.
Bazi yaralar tuttugu kabuklar soyuluyor mu diye bakildiginda yeniden kaniyormus. Soylenmek istenenler dinleyenlerin anlayabilecegi sekle sokula sokula epriyor, ama eskimiyormus. Dil bilemese de, dokemese de, kaydediyormus. Teknoloji caginin cocuklari olan bizler, biz demenin goreceli cok guzelligini anlayamiyormusuz. Batiya baka baka, tusuyle kakasiyla ona benziyormusuz. Benzedigimizi dusundugumuz seyin var olduguna inana inana yaratiyormusuz da onu. Sonrasi allah kerim diyormusuz, aman neyse diyormusuz. Ben simdi boyle diyorum ama aslinda hicbir sey demiyorum cunku icerlerde bir yerlerde, umursayamiyorum. Yasam bir sekilde gececekse aci cekenin yamacinda gecsin ama ben cekmeyeyim diyorum. Cok zormus aci cekmek, uzak olmak, yabanci olmak, baska olmak, oteki olmak ve oldugunu bilerek olmamaya calismak. Felsefe meger bilememe sevgisiymis.
Nasil uyuyorsunuz sokaklarda? Nasil atlatiyorsunuz tecavuzlerinizi? Nasil sineye cekiyorsunuz asagilanmayi, hor gorulmeyi, onemsenmemeyi, insan degilmissiniz gibi davranilmayi ? Nasil yasiyorsunuz ayriliklarinizi, olumlerinizi, kayiplarinizi, hastaliklarinizi? Nasil para istiyorsunuz yabancidan en yabanci halinizle, en yabanci sizmis gibi davranilirken? Birbirini mi dengeliyor bu yasantilar? Siz de mi umursamiyorsunuz? Siz de mi yok sayiyorsunuz? Sizin dissociation'unuz bizim yarattigimiz bolunmusluklerin sonucuyken, sizinki hayatta kalma stratejisine nasil donusuyor? Benim biz dedigim de kim oluyor? Ben dedigim neyin nesi? Yolda duzulen kervan misali... Peki geri nasil donuluyor?
Oh be! demek... Ben bu melankolinin cocuguymusum. Ben bu sorularin, bu sucluluk duygusunun, bu elden gelmemenin, bu bilinemeyenlerin, bilinmedigi zannedilerek kendini rahatlatmalarin, geceleri yorganlara sarilarak omuz agrilariyla uyanarak cenin uyuyanlarin soyuymusum. Kalkisilip bitirilemeyenlerin, mercekte bakilip gidilemeyenlerin, ince dusunulup yapilamayanlarin, sevip de dokunamayanlarin havaninda dovulmus, harmaninda kavrulmusum. Kendi ismi verilen bir sey olduguna inandigi kimligi bulamamanin acisiyla -belki- bir seylere benzeyenlerdenmisim. Cok iyi degilmisim, hic iyi degilmisim, biriymisim ve cisimlestigim, cisimlestirildigim bu bedenin icindeki sahsiyeti ikicil ayrimlari reddederek var etmeye calisiyormusum. Eyvallah.
Sen'i aradigimi zannediyordum bir yerlerde. Ben'in asilamayacagi dusuncesine tahammulum artmisti. Sizden bize giden yolun senden gectigini dusunuyordum. Hala dusunuyorum gerci ama sen de sekil degistirmis gibisin. Bu yazinin seninin aslinda bir ben oldugunu ve benim bu ben'in okuyus anini bilmedigimin farkinda misin? Asmaya calistigim bu uzakliklarin berisinde seni ozlemeyi isterdim, bunu hayal edebilir misin? Umursamazligimin bir parcasi olmaya tahammul edebilir misin? Dokunulmak istiyorum aslinda, cok cocuk bir arzu bu. Kendimi dusundugumu zannederken, kim oldugunu dusunuyor bulusum kendimi peki... Bu beni kahrediyor ama ayni zamanda en kadin andir bu. Anlayabiliyor musun?

Gaiaya donseydik bir gogumuz olabilirdi bizim de****. Duragimiz var yine de. Bekleyebiliyoruz. Sabir tukendiginde bilahare munferit bekleyislerde ayakta kalabiliriz. Yer verebiliriz.
Bu kavli kendime isteyebiliyorken henuz, bari vereyim gitsin.



*Ahmet Telli, Buradayim Sozumde, Cocuksun Sen, Everest, 2004, p.16
**http://www.palim-psao.fr/
***Carol J. Adams, Etin Cinsel Politikasi, Ayrinti Yayinlari, 2010, p. 100
****Didem Gulcin Erdem, Ayin : el avlusu X, Olmayanim Icinizde, Everest, 2012, p.21