5 Haziran 2017 Pazartesi

Chalvagne anilari 1

Bir deneyim, bir yolculuk, bir paylasim, ani anda yasamak.

Atesin etrafindayiz, kendimi bas koseye konumlanmis hissediyorum. Ucgenimiz uc tane dortgen haliyla ates cemberini cevreliyor. Birinde iki kisi, birinde bir kisi, bir arada zaman zaman butunlestigimi dusundugum biri, ve bir ben.

 Karavanin yaninda ozenle ayrilmis yoldan gecip caliliklarin arasindaki siginaga variyorum. Herkes coktan yerini almis ve alanimi benim icin secmis. Sukran duyuyorum cunku istemsiz temas zorunlulugunu ortadan kaldiryor konumlanacagim yer. Ardimda nehrin sesi, onumde kivilcimlar. 

Asimizi pisiriyoruz. Guvenin anaç kosullanmasi: karnimizi ates doyuruyor. Sohbet ederken kendimizi birbirimize ve atese bagliyoruz. Hicbir sey zorunlu degil ve hicbir zorunluluk kendini israrla asilamiyor. Insanligimizin bilincinde ve kabulunde ondan otesini sezinliyoruz. Biz beraber yasiyoruz.

Hava karariyor. Ates farkli dallarla yanan ayni ates ama isigi bir baska parliyor. Hipnotize olmus hissediyorum, ona yaklasmak, dokunmak, harmonize olmak ve dansina es olmak istiyorum. Ona guven vermem gerekiyor. Ritmini kabul ediyorum. Var olma halim onu zorunda birakmasin.

Dua etmek istiyorlar, dualarini bilmiyorum, ben hicbir duayi dilimden soylemedim. Heyecanlarina ortak oluyorum, Haydi! Muzik aciyorlar, kulagima muzik olan ses oyunlari… muzik dedigimde aliniyorlar. Dua diyorum, nasil bir dua bu? Eslik ediyorlar, sozlerini anlamiyorum. Surekli tekrar ediyorlar, ates onlarin tarafinda gibi, guveniyorum. Kendimi ona birakiyorum, titresimlerine kapiliyorum. Ses tellerimi onlarla ayarliyorum, ses tellerimle dinliyorum. Katilmak istiyorlar, tekrar ediyorum. Once melodiyi ogreniyorum, sonra ses hareketlerini, sonra heceleri ve titresimlerine alistigimda kendimi birakiyorum. Hatalarim onemli degil, surekli tekrar ediyoruz, istedigim kadar yanilabilirim, denemenin bir parcasi bu ve ogreniyorum. En douceur

Ates cabaladigimi ve en cok da onun icin cabaladigimi seziyor, sezdigini sezdiriyor. Hicbir sey araç olmasin, sicagi yuzumu yaliyor, dumanini solumaktan rahatsiz olup kenara kayiyorum. Ondan kactigimi fark ediyorum. Senden korkmuyorum ates, rahatsiz olmak anlamamaktir ve ben seni anlamak istiyorum. Yerime geri donup bir lotus oluyorum. Yuzumu yalayabilirsin, seni soluyabilirim. Dansina katilmak istiyorum. Ellerim ona yaklasiyor. Avuc iclerim duama katilip atesin hareketleriyle ritimleniyor. Benimle ates arasindaki en yogun enerji akisi buradan geciyor. Iste birbirimizi anlamaya basliyoruz, kimse yanmak veya yakmak zorunda degil. Varligimi onunkiyle butunluyorum. Arkamizda nehrin sesi... bizimle, arzulu ve durgun. Nehir ne istedigini biliyor ve kendi yolunu ciziyor. Nehir ihtiyac duymaz, ama olur, ates olumsuzdur, o zamanla oynar. Ben onlari dinlerken kendimi duyarim. Ben onlara degerken kendimle sevisirim. Ben onlari izlerken kendimi yansitirim. Ruzgar tenimizde, avcum sonmekte olan atese donuk, butunlestigim her sesle basimi sukranla varligin dizlerine egiyorum.
 Amin.