7 Mayıs 2012 Pazartesi

Kavuşma

Kargaları seviyorsun, dümende durmayı değil.
Orman adamım.Kaç yaş atlattın başından? Kırk binle çarpılmış maşallah denilen ya toz konduramaz tanrı inancıma.Kollarını önüme kattım, git git bitmiyorsun. Yan sön dinmiyorsun. Çoğalttıkça çoğaltıyorsun, inkar yok belliyorum. Ezberim kuvvetsiz lakin arşınlıyorum. Kimsenin göremediği bir aşk bizimkisi ve en fazla ben seni seviyorum. Gıpta ediyorlar. Yüreciğime bunca seni nasıl koydum anlamıyorlar. Yüreciğim nasıl atıyor anlamıyorum, boşver diyorlar.

Uzaklara bakmayı seviyorsun, övünmeyi değil.
Bir evren dikmişler göğsüne, bir de taş bağlamışlar. İçinde bir dolu eriyik magma ve kıta çarpışmaları... Varoluşun sorgusuna işaretler ekliyorsun, (eski insan yazısını kavrayamayışımız) gelecekte dönecek mektupları bekliyorsun. Bunca zaman kapalı kapılarımın ardında gül bahçeleri yarattığın gibi. Beklerken topladığın değerli taşları önüne koyup tek tek saydığın gibi, zamanı saymak yerine. Beni bulunca başıma taç taktığın gibi, papatyadır en sevdiğim çiçek. Seviyor, sevmiyor.

Masumluğumu seviyorsun, kadınlığımı değil.
Müşkülpesent bir travma bizdeki. Yarısını kaybetmiş sulu elmalarız. Çekirdeğimizi taştan çıkarırız evelallah ama sesimizi duyurmaya korkarız. Ellerimi sardıkça bağlanıyorum. Rüyalarımın yurdunu değiştiriyorsun. Öğreniyor kirpiler bir can nasıl mutlu edilir. Bu yazı nasıl yazdırılır ve İzmir nasıl çizdirilir.

Güzel sesli saatlerin ve pembe çiçek buketlerinin hoşsohbetiyle adını anıyorum.

Bu gece
-Seni öptü diye-
Oturdum dudaklarımı öptüm

eylül 2012 Bir dumana 
intihar ediyor 
gece esintileri 
Ateşten buz parçaları 
alevden rüzgarlar 
közden el kaynaşmaları 
Birazdan kış 
birazdan kar 
birazdan kül yanlızlıklar

İlhan Ok

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder