29 Şubat 2016 Pazartesi

nostalji

Ne bileyim yine kendini tekrar eden o durumlardan birindeyim. Diyorlar, yazmak lazim. Benimse sarki soyleyesim var, icli sarkilar, yaylilar, uzun soluklu uflemeliler, inlemeler, bilirsiniz. Siir yazar gibi dusunmek istiyorum. Tadini almadan raki icmek, agzima koymadan mezelenmek, her bir hucremin nostalji icinde cozundugunu seyretmek, kitap aralarindan sararmis ask mektuplari cikarmak, yillanmis oryantal halinin uzerinde bacaklarimi altima alip gozlerim yasli, sarapli, bogazimda bir dugum kendini baska kelimerle anlatan sozcuklere dalmak istiyorum. Yeraltinin nemli ozlemi... Adimin Sylvia oldugu zamanlardi. Kendimden cok onu dusunurdum, ya da onu nasil dusundugumu. Romantik bir cagrisimi var ormanin, ama ben vahsiligiyle daha cok ilgileniyordum. Daha dogrusu vahsiligi benimle ilgileniyordu, her bir dusunce parcama sinsice karisiyor ve hararetini aurama dagitiyordu. Ta ki kendimi ondan ayri dusunemez ve ormanin derinliklerinde gundelik bir alismislikla yolumu bulmaya baslar hale gelene kadar... Her fark edisimde saskinligimi yitirmiyordum yine de, oyle buyuk bir orman.

Romantiktim o zamanlar, gucluydum. Yakinlasmaktan korkmadan dunyayi parmagimda dondurebilecegimden emindim. Gucum oynatmayisimdan geliyordu, potensiyeller gerceklesmis hallerinden daha yogun bir kuvvet barindirir. Cografyama benziyordum. Anlamini yogurdugum sozcuklerle dusunuyor, degerini yonlendirebildigim hislerle inaniyordum. Sezgilerimi sezebiliyordum mesela. Kuyu derinligi, orman derinligi, siir derinligi, keman derinligi, sisenin derinligi... Batililasmak, yayilmacilikmis gercekten, ya da benim yasadigim boyle. Kim ayirt edebilir? Kuslarla konusuyordum o zamanlar, cikmaza dusmus asklarimi otusuyorlardi. Perdelerin sararmasini dert etmiyorlardi, Kendimi emin ellerde kaybediyordum. Bunun onemini korkudan kaybolamayana kadar bilemezsiniz. Ismim Sylvia'ydi o zamanlar, ve deri kombinezonlar giyiyordum. 

Asik olmayi kendime yasakladigimdan beri hayat cok mekanik, ama en azindan olan biteni kontrol altinda tutabiliyorum. Heyecanlanmiyorum mesela olur olmaz her seye. 
...

Su noktada, eski resimlerin onunde diz cokmus durumdayim. Hayatimin ilerleyis yonunu gozden gecirmem mi gerekiyor yoksa buyumeye mi direniyorum? Sanirim sadece biraz gunbatimina ihtiyacim var. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder