1 Haziran 2012 Cuma

Cherem

Kaç gün oldu dokunuşmayalı bilmem. Hafta mı yoksa? Saymayı da unutmuş olabilirim. Zaman dediğin ne azizim? Boşluğun hesabı mı yapılırmış? Yırtık dondan fırlar gibi çıkmalı şimdi kelimeler. Kaç kere düşündüm ki zaten yazarken? Benimki de laf. Bugün kelimelere ahbap düşünceler de sızlanıyor. Yeter bre akordeon, Balkanlardan soğudum, coğrafyayı unutturacaksın bana. Unutturur musun be sahiden?  Bi dondurmaya kanar mısın? Yohh yooh. Ben de o göz yooh.

Odamdayım. Odamdayım tabi nerede olacağım? Mesela Azor'da esmerce bi yunusun sırtına tutunmuş o dalga senin bu dalga benim yüzüyorum. Güneş batı yolculuğunda, Kopernik öncesine dayanıyorum. Atlantisten geriye kala kala Ariel'in kızıl saçları ve mitolojik hikayeler kalmış. Belki Amsterdamdayım amma Spinoza hala alışveriş yapabiliyor. Nedensel ağın tozunu almayı düşünüyorum. Sormayayım, ne ala. Ya da Sarıırmak'ta yıkanıyorum. Bir kolum Bohai denizi, parmaklarımı şıklatınca balıklar koşturuyor- Sait Faik'in dülgerinden farklılar- ; bir kolum Anadolu'nun küçüğü, gel desem gelmez sus desem tenör yok desem keşke.

Sonra o gider sesini yıkardı
Telefonda saatlerce seviştiğinden

Neyse ki odamdayım. Yorulmaya ne hacet? Boynumun çukurunda kaz tüyü, bir yanım canımda bir yanım laf arasında uzak ülkelere gidip geliyor. Kuzey- Güney savaşı gazisiyim. Beyaz dişli beyaz kurtları, balığını balıklara yediren yaşlı balıkçıları anıyorum.İçimden içimden bir sıcaklık yükseliyor hatırıma geldikçe. Büyümesem diyorum. Büyümek istemiyorum. Sırtıma eklenen yükleri istemiyorum. Gözlerimden kaçan hayalleri istemiyorum. Maddeciliği hiç istemiyorum. Bir bulut alıp omuzlarıma satır aralarında konaklıyorum.

Zaten insan odasında oldu mu yapamayacağı şey yoktur, söylüyorum. Lambanın cini gibi bir şey bu  veya uçan halı. Batılıysanız süpürge de diyebilirsiniz ama o zaman hayatınız tehlikeye girebilir, avcılar boy gösterip bıyık burabilir. Efsuncu kadını yaşatmayacaksın. Bazen camdan atlıyorum değişiklik diye, inanın aşağıda dayanamıyorum, içim sıkılıyor, kulaklarım ısınıyor, ayaklarım uzuyor böyle çarpık çurpuk yaratığın biri oluyorum. Atlayıp sarmaşığıma gerisin geri yukarı dönüyorum. Tıpış tıpış. Çirkinliğimden biraz olsun kurtulayım diye parasız yatılı çocuklarını düşünüyorum.

Barış'ı düşünüyorum en son ellerim terli. Gürcistan'da yağmur yağıyor. Hovarda bir yaprak bileğime dolanmis. Kısası hergün
hepimiz
odamda
aileden öte
yaşayıp gidiyoruz.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder