4 Aralık 2011 Pazar

Aranana Ağıt

Çapraşık yörüngelerde güvercinler uçuyor
Griye dönen kanatları bir açık bir kapalı
Bitkin yorganların sıcağında birikmiş
Bir kuş tüyü gözyüzünden düşüyor
Alıp mürekkebe batırıyorum ucunu
Başına buyruk, savruk, adını yazıyor
   ki kuyruk gibi peşinde tüm sözcüklerim
Sümüklüböcekleri çıkarıp topraktan
-yağmurun en kesin bittiği zamanda-
Güvercinin tüyüne sarınıyor istemlerim
Olmaz, yok, bu iş böyle olmuyor
Görmeyi öğrenip güneşten yana gitmeli.

1 yorum:

  1. Sümüklüböcek ayrı mı yazılır nur-top-u?
    Kuyruklar, sözcükler ve savruk adlar takip etmeli midir başı, buyruklu?
    Sorular bunlar,
    güvercinin tüyüne eklemeli.
    Alayı mürekkep.
    Ve evet, görmeyi öğrenip güneşten yana gitmeli.
    Fakat gitmek ne zaman kolay oldu ki?
    Portakalda vitaminken bile bir insan demek ki,
    Biliyormuş mürekkebi ve kanatlı istemleri.
    Güneşe gitmek zordur, yakar bilirim.
    Gözlerini açmak ışıkta ve yağmurdan sonra toplamak sümüklüböcekleri.
    Böyledir bizim işimiz.
    Bir yan bir ıslan,
    Bir yan bir ıslan,
    Bir yan hep yılan
    Zehirli ve dahi mürekkep.
    Bitkin yorganlara gömülseydik eğer,
    olur muydu hiç göze,
    gördüğüne ve istemlere gerçek yanıt, yaklaşık
    Görmek, demek ki kırmak zincirleri Platon'un mağarasında.
    Ve takılmak gökten düşen tüyün umuduna.
    Ancak unutma!
    Mağarada zincirlerden gayrı gölgeler ve ateş vardı ışıklı.
    Ha bir de insan, mürekkepsiz.
    Güneş sandığın, dolayımdır belki.
    Mürekkep-lik-tir çaresi.
    Bak yine güvercinler uçuyor işte şimdi,
    Ve hiç bitmeyecek sanki...
    Lâkin ne demiş kadın;
    "Kuş ölür, sen uçuşu hatırla."
    Mürekkepli.

    YanıtlaSil