Sylvia ve Bruce kendi odalarına, Ellie ve Jules de misafir odasına geçmişti. Ayça Bruce'un salondaki koltuğa serdiği tertemiz beyaz sabun kokan çarşafların içinde gecenin analizini yapıyordu. Arkadaşlarıyla birlikteyken ne kadar keyifli olduğunu tespit etmesi onu gülümsetti. Yalnız vakit geçirmekten çok hoşlanıyor olması, kendi kafasının dışına çıkabildiği dost mecralarına tezat oluşturduğu için, böyle ortamları daha da keyifli bir hale getiriyordu. Ne biri ne diğeri, hem biri hem diğeri hissinin algısal estetiği aklını kurcalayan bir düşünceye evrildi. Sosyal kaygılarını meşrulaştırmak için yalnızlığı sevdiğini iddia ediyor olabilir miydi? Öyleyse de bu meşrulaştırma stratejisi o kadar işe yaramıştı ki, kehanet kendini gerçekleştirmişti. Öte yandan başkalarının entellektüel faaliyetler olarak tanımladıkları düşünsel etkinlerden küçüklüğünden beri zevk alıyordu. Sosyal kaygısını ortaya çıkartan şey de bu faaliyetlerin genel olarak tek başına icra ediliyor olması değil miydi? Yumurta tavuk meselesi diye düşündü. Belki de sosyal kaygısı filan da yoktu zaten.
Zihni dün akşam bir arkadaş ortamında tanıştığı ve veganlık ve hayvan hakları üzerine uzun uzun konuştuğu Ç'ye gitti. Uzun zamandır bu kadar doyurucu bir diyalog yaşamadığını fark etti. Ayça yıllar önce vejeteryanlığı hayatına yerleştirmeyi denemiş, 3 yıl kadar iyi kötü başarmış, Türkiye'ye döndükten sonra ceset yemeye yeniden başlamıştı. Bu kanibal döneminde Carol Adams'ın kayıp gönderge kavramını tastamam hayatına uyarlamıştı. Kayıp gönderge, hayvan ölüsü yiyenlerin, bu pratiğin etik imleçlerinin farkında olmalarına rağmen, hazlar matrisindeki kazançlarından vazgeçmek istemediklerinde ortaya çıkan bilişsel çelişkiden kurtulmak için kendilerini aklama yöntemleriydi : tabaktaki etin aslında bir hayvan cesedi olduğu bilgisini yok saymak.
Ayça bu bilişsel stratejinin farkındaydı ama suçluluk duygusuna alışkın ve hatta bağımlı olduğu için kayıp gördergenin kaybolamadığı zihninde bile kendini affedecek sebepler yaratabiliyordu. Vicdan yaparak, hissettiği utanç ve suçluluğun üstünü örte örte, kendisine işkence yapmaya devam edebiliyordu. Alışkın olduğu bir diğer duygunun, yetersizlik hissinin de eklenmesiyle, bırakması gerektiğini bildiği ama bırakamadığı kötü alışkanlıklarının peşinden kendini affedip duruyordu. Bu psişik mastürbasyonu devam ettirdiği sürece sıkışıp kaldığı anal dönemden de çıkamayacağını düşündü.
"Çok sağlam irade gerekiyor be" diye düşünerek yattığı yerden huzursuzca kalktı. Balkona doğru yürürken "Katledilmek üzere doğurtulan hayvanların katledilmesi" anlamına gelen "néxtermination" kavramını düşündü. Kelimenin başındaki "né" öneki, Fransızca'da doğmak fiilinden geliyordu. Fransız radikal vegan aktivistlerinin bir araya geldiği bir oluşum olan Boucherie Abolution'un kurucularından Solveig'in ürettiği bu kavram, hızlı semirsin, üresin, süt versin ve kesilsin düşüncesiyle yapay yollarla ensemine edilen ineklerin kaderine işaret ediyordu. Düpedüz tecavüz diye düşündü Ayça, aklı tekrar Carol Adams'ın kitabına gitti. Kendi kendisine konuşurken ne ara sardığını fark etmediği sigarasına bakıp dişi bedenlerin ortak kaderi bu diye hayıflandı.
Sigarasını yakmak için çakmağa uzanmıştı ki bırakması gereken alışkanlıklarından bir diğerini ateşlemek üzere olduğunu fark etti. Aynı bilişsel çelişki, aynı utanç ve suçluluk döngüsü, aynı yetersizlik hissi, aynı irade arayışı, yine aynalanıyordu. Sanki farklı bir zihniyete geçiş yapmak yeterli değildi, orada kalmayı, sebat etmeyi de öğrenmek gerekiyordu. Çok varoluşsal bir mesele bu aslında diye düşündü. Her seçimde kendini seçmek, kendini seçerken insanlığı, daha da ötesi varoluşu bir bütün olarak da seçtiğinin farkında olmayı gerektiriyordu. Özfarklındalığın aslında kim olduğunu keşfetme yolu değil, bundan sonra her gün olacağın insanı kendi prensiplerine, değer yargılarına göre ifa etme yolu olduğunu ayrımsadı. Kolay değildi.
Gözleriyle yakabilirmişçesine bakakaldığı sigarasını kenara bıraktı. Bir haftalık bir deneme yapmaya karar verdi. Challenge seviyordu, yaklaşık bir hafta önce yeniden vejetaryen beslenmeye başlamıştı zaten, bir hafta da vegan ve sigarasız yaşamayı deneyecekti. Birdenbire, verdiği karara eşzamanlı ortaya çıkan kaygıyı yakaladı. Sanki zihninin içinde aynı anda konuşmaya çalışan ama yarattıkları kakafoni yüzünden hiçbirinin anlaşılmadığı sesler belirmişti. Kaygının yarattığı bedensel tepkinin ayrımına vardı : Zihni bulanmış, içi daralmış ve sanki şimdi elinden bırakmamış gibi bir sigara yakma isteği gelivermişti. Bu tepkinin iradesine değil alışkanlıklarına ait olduğunu düşündü. Savaşmanın anlamsız olduğunu defalarca deneyimlediği için bu defa kaygısını kabullenmeyi denemeye karar verdi.
"Siz, kaygılar, bana ait değilsiniz. İsteğim ve iradem dışında belirdiniz ve ben sizi yenebilirim."
İhtiyaçlar piramidinin üst basamaklarında bulunabildiği için ayrıcalıklı bir toplumsal statüsü olduğunun farkındaydı. Böyle bireysel düşünceleri, self-help kitaplarını, atomik değişimleri önemseyen yaklaşımları mesafeyle karşıladığı doğruydu. Yine de kendisine ve başka canlılara zarar verdiğini düşündüğü -ki veriyordu- pratikleri değiştirmeye çalışmanın neresi kötüydü?
Yüksek sesle ve kararlı bir vurguyla "tamam" deyip ayağa kalktı. Fikir yerleşmişti, denemekten zarar gelmezdi, temiz havayı içine çekti. Canı her sigara çektiğinde temiz havanın burnundan geçip ciğerlerine doluşunun yarattığı hissi kendine hatırlatmaya karar verdi. Vegan beslenme için de hızlı ve düşük maliyetli vegan tarifler araştırmaya başlayacaktı. Türk mutfağının bu konuda çok zengin bir çeşitliliğe sahip olduğunu düşünüp rahatladı. Sadece evde yemek yapmaya biraz daha fazla zaman ayırması gerekiyordu. Mutfağa tek girişinde birden fazla tarifi birden hazırlamanın işini kolaylaştıracağını düşündü. İşe, evde hali hazırda bulunan mercimeği, nohutu, karabuğdayı haşlayıp buzdolabına koyarak başlamaya karar verdi.
İçeri girdiğinde Sylvia'yı köşedeki tekli koltukta bacaklarını karnında toplayıp oturmuş, kendisini beklerken buldu. "Ne oldu, uyuyamadın mı?" diye sordu.
"Senin düşüncelerin o kadar gürültülüydü ki beni de uyutmadılar yavrum", dedi Sylvia.
"Seni uyandırdığım için üzgünüm, ama çok güzel bir karar verdim bu gece."
"Kendi duygularının sorumluluğunu üstlenmeye karar verdin sanırım."
"Beni destekler misin?"
"Her zaman."